Çağrı'nın yine bir gece sıkılıp neyi test etsek diye internette dolaşırken başvuru yaptığı Mazda3'ü test etmemiz için Adana Mıçı bayisinden telefon geldiğinde Toyota Onatça bayisinde "test sürüşü yapanlara Yaris kazanma şansı" etkinliğindeydik. Sonucuna şimdi baktım, kazanamamışız. Yaris isteyen kim, çekiliş yapmadan anahtarlık versinler bardak versinler hadi bardak altlığı versinler usul usul ayrılalım.
Mazda bayisine uzun süredir gitmemekte ısrar ediyorduk. Marka olarak her ne kadar Mazda'ya karşı nötr olsak da Adana'daki bayisine ısınamadık bir türlü. Onlar bizi sevmiyorlardı(!) biz de onları sevmiyorduk. Aldığımız telefon bir nevi gelin barışalım çağrısıydı. Sonra pişman oldular, trafik yoğun gelmeyin isterseniz dediler ama olay şu ki: Kaçırır mıyız?..
Bayide bir süre arabayı inceledik. otopark.com'da izlediklerine dayanarak Çağrı aracın mekanikliğinden bahsediyordu, merak ediyorduk. Tabi ki bu durum sürüşte ortaya çıkacak ama yaşam alanında durum nasıldı? Alman sevdası belki de bir güzel arabayı da göz göre göre arka plana iteleyecek miydi? Açık konuşmak gerekirse ben Mazda3'ün iç ve dış mekanını gayet beğendim.
Özellikle gösterge grubunun sürücüyü karşılama efekti arabaya girer girmez ona ısınmanızı sağlıyor. Bu tarz detaylar önemli.
Ön tarafta kötü diyebileceğimiz, en azından bizim gibi amatör seviyede değerlendirirken bile göze batan bir kusur yok. Belki ekranın bulunduğu bölüm daha estetik yapılabilir miydi veya satış görevlisinin denk tuttuğu A3'te olduğu gibi konsola gömülüp tekrar gelebilir miydi, olabilir.
Direksiyonun ele oturuşu güzel, gösterge grubunun okunuşu rahat ve göze iyi hitap ediyor. Orta konsoldaki birçok bileşen premium arabalardan esinlenerek ortaya konulmuş. Ama bu Mazda3'ü onlara rakip yapıyor mu? Bizce hayır. Satış görevlisine göre Mazda3; Golf, Astra gibi orta sınıf arabalardan ziyade Audi A3, (sıçrayışa dikkat) Bmw 3 serisi, Mercedes C serisi ile denk tutulmalıymış. Fiyat olarak öyle kabul ediyoruz. Diğer konuda sadece güldük geçtik. Ne desek boş. Belki bu tavırdan dolayı mı Mazda'yı sokaklarda çok göremiyoruz acaba. Çünkü seni beğenip almaya gelen adamın aklına A3'ü düşürürsen niye seni alsın?
Arkaya oturduğumuzda yeterli diz ve baş mesafesi ile karşılaştık. Arka camların dar oluşu biraz boğuk bir hava vermiş. Hem önde hem de arkada kapı içlerindeki eşya gözleri çok küçük. Sadece 1 su şişesi alır belki alamaz. Ön kol dayamanın olduğu yerde havalandırma, bardak tutucu, elektrikli soket ve benzeri bir detay yok.
Araç Power donanım seviyesine sahipti. Gayet güzel ekipmanların olduğunu söyleyebilirim. Kör nokta uyarı sistemi, şehir içi çarpışmaları önlemeye yarayan fren sistemi, head-up display gibi çoğu araçta olmayan ama günden güne yaygınlaşan teknolojileri bu donanımda sunuyor.
Aracı Çağrı kullandığı için sürüşü hakkında yorum yapmak bana düşmez ama arka taraftan gözlemlediğim kadarıyla vites geçişleri yeterli hızda ve sarsıntısız. 120 ps'lik 1.5 atmosferik motor çok çok iyi bir performans sunamıyor belki ama bizim gibi sakin kullanıcılara yeterli geleceğinden eminim. Devir artınca garip bir egzoz sesi iç mekana yayılıyordu. Satış görevlisi bunun dışarıdan duyulmadığını, sadece içeriden işitilebildiğini söyledi. Açıkçası sesi beğenmedim. Düzeltilmesi gerek bir durum olarak düşünüyorum.
Arka koltuktan izlenimlerim kısaca bu kadar. Arabayı genel olarak beğendim. Buna dayanarak Mazda'nın Türkiye'de daha fazla iş yapması gerektiğini ve bunun için öncelikle satış görevlilerini iyi bir eğitime tabi tutması gerektiğini düşünüyor ve kalan kısımda topu Çağrı'ya atıyorum. Buraya kadar sabredip okuyan kaldıysa teşekkürler :)





Hiç yorum yok:
Yorum Gönder