Bu esnada bayide hazırda duran kilitlenmemiş Style donanıma sahip bir Mondeo'yu rahatça incelemeye koyuldum. Test sürüşü esnasında edinemeyeceğim birçok bilgiyi bu boşlukta edinebildim. Öncelikle aracın dış görünüşü üzerine söylenecek çok şey var ama uzun uzadıya yazmaya gerek görmüyorum, çünkü beni olabildiğince etkiledi. Arka led farlar, stop grubunun genel olarak daha güzel görünebileceği düşüncemi biraz olsun azalttı, kendi başına bile görüntüyü kurtarmaya yetiyor. Burada en eksik gördüğüm nokta opsiyonel jant tasarımlarının sunulmuyor olması. Dinamik görünen bir arabanın üst donanımına 17 inç jant konulmasını arabanın ruhuna hakaret olarak nitelendiriyorum, başka da bir şey değil. Standartların en az 18 olması ve opsiyonel olarak da 19 ve 20 inç jantların sunuluyor olması gerekliydi. Bu ne konfor düşkünlüğüdür? Bir diğer negatif detay da Style donanımda krom çıtaların olmaması. En az 85 bin tl verilen bir arabada maliyeti düşürmek amacıyla bu tarz ucuz oyunların olmasına gerek var mı, tartışılır? Ben dış görünüşün basitleştirilerek maliyetin düşürülmesini yanlış buluyorum.
İç mekanda sürücü koltuğuna otururken koltuk yan desteklerinin çok yumuşak olduğunu fark ettim. Aslında bu kadar yumuşak olanları pek sevmiyorum, biraz çabuk yıpranacak gibi hissettirdiğinden olabilir. Ama oturduktan sonra konforlu bir koltuk ve güzel bir sürüş pozisyonu ile karşılaştım. Gösterge grubu Style donanımda "eh işte"den öte gidemediyse de Titanium'da beni etkiledi. Özellikle etrafındaki krom çizgiler güzel bir görünüm katmış, çabuk ısındım. Ön konsolun eğimi tam istediğim düzeyde. Geniş ekranın konumu, uzaklığı güzel ayarlanmış, erişim sıkıntısı yaşanmıyor. Tabi bayideki bekleyen arabaların akülerine tecavüz edildiği için inceleyemedik. Ama görüntüsüyle benden tam not aldı. Fakat yine ön konsolda bulunan tuşların çok ufak durduğunu söylemeden geçmeyeyim. Biraz daha güzel ve ergonomik bir tasarım verilebilirmiş. Yine de göz ardı edilebilecek bir durum olarak kabul edip kafayı takmamaya çalıştım. Kapı içindeki eşya gözleri devasa ama biraz garip bir tasarımı var. Arkaya doğru genişliyor. Kullanmadan yorum yapmayacağım sadece garip buldum. Yine vitesin önünde Volvo'larda karşılaştığımız tarzdan bir eşya gözü gördük. Yanları açık olduğundan sert girilen virajlarda oradaki eşyaların savrulma ihtimali var. Yine de günlük kullanımda yararlı olabilir.
Arka koltuklara geçince baş mesafesi hakkında bu araca biraz önyargılı yaklaşmış olduğumu fark ettim. Coupe formu verilmiş olduğundan biraz boğuk olacağını zannederken gayet fazla arka baş ve diz mesafesi ile karşılaştık. Arka kol dayamayı açtıktan sonra uzun yolculuklar için gayet güzel bir ortam oluştu ama muhtemelen hiç tadamayacağım bir zevk.
Gelelim sürüşüne. Artık bir abiyi ayarladılar da ordan bizimle test sürüşüne geldi sağolsun. Abide de söylemesi ayıp araba bilgisi start stopun yakıtı arttıracağını iddia edecek kadar var. Canı sağolsun, hem gelip yanımızda kös kös oturup iki kelime etmeyen satış danışmanlarının yanında kral böylesi. Arkaya geçip sevgilisiyle mesajlaşan danışmanları(!) hiç saymıyorum.
Arabada anahtarsız giriş ve çalıştırma sistemi var. Bunlar benim gözümde artık lüks olmaktan uzaklaşmaya başlayan donanımlar, öyle ki birçok c sınıfı arabada görmeye alıştık. Direksiyona oturduğumda "hadi gazlayalım" dediğim bir araba değildi. Sakince şu testi bitirip Borusan'a doğru yol alalım diye düşünüyordum. Ama arabadan gaza yüklenmeye yönelik bir teşvik var. Belki gücünü bildiğimden de olabilir. Araç gerçekten 160 hp'yi hissettirmek istiyor. Ama bir dakika, bu otomatik vites izin veriyor mu ki? İlk vites atışındaki ileri geri yapmamla bu vitesin bu arabaya yakışmayacağını anladım. Canım da sıkıldı. Güçlü araba yapıp hala yakıt tüketimi derdine düşmüş, yok sorunsuzmuş falan filan diye vites geçişinde selam çaktıran bir otomatik vites kullanan markaları anlamıyorum (isyanım bir yandan Opel'e de). D modundan S'ye geçmek için vites mandalına basmamız gerekmesi de işin ayrı bir can sıkıcı noktası. Vites komple can sıkıcı! Böyle olmamalıydı. Bırakın bari manuel vitesle arabayı kendimiz sallayalım. En azından acemiliğime veririm bir bahanem olur. Senin bahanen nedir Ford?
Direksiyon tepkisi, konfor, yol tutuş kıyaslayacak pratik birikimim yok, ama bana sürüşte göze batacak bir olumsuzluk yansımadı. Sadece kulakçıklarla yönettiğimde vitesin 1 saniye kadar gecikmeli tepki vermesini, yine vitesin başarısızlığına bağlıyorum. Ayrıca belli bir devire geldiğinde otomatik olarak üst vitese atıyor. Sanane arkadaşım? Ben atmayacaksam niye kulakçıklar var orada? Atma bana bırak! Bu durum DSG'de de var ve benim adıma gerçekten hayal kırıklığı. Yıllarca Test Drive Unlimited'ı sequential modda oynamışım, bütün yarışları kazanmışım, ne zaman vites atılması gerektiğini biliyorum, redlineda oyalanıp motoruna zarar vermem rahat ol. Hayır bir de şöyle bir sıkıntı var, ben tam vites yükseltmek için + olan kolu çektiğimde araba da vites yükseltmesi gerektiğini anlayıp benden hemen önce davranarak vitesi yükseltiyor ve benim basmamla beraber ikinci defa yükseliyor, bu da çekişin azalmasına sebebiyet veriyor. Drag yaparken başına gelse arabayı satma sebebi yemin ediyorum. Çok kızgınım! Yine de arabayla aynı zamanda vites yükseltmeyi düşündüğümü anlıyorum arabayla aramda bir sinerji oluşuyor ve doğru karar verdiğimi bilmemin etkisiyle biraz da olsa gururum okşanıyor.

Testin sonuna geldiğimizde Ibiza'ma doğru yönelmişken "Çağrı, bu balata kokusunu biz yapmadık değil mi?" sorusunu sormam üzerine Çağrı'nın bana bakıp kahkaha atmasıyla mevzuya hakim oluyor ve yine sağ ayağın hakkını yeterince verdiğimi düşünüyorum.
Keşke biraz resim çekip atsaydım ama ilk yazı olduğu için bu kadar aksaklık da olsun. Bir dahaki incelemede biraz daha profesyonel davranacağımızdan şüphem yok.
Buraya kadar okuyan olduysa sevildiğini bilsin yeterli ;)
Görüşmek üzere.
H.Furkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder